Benim gibi yazarlarla ilgili filmlerden veya roman uyarlaması olan filmlerden hoşlanıyorsunuz gerçekten bu tam da size göre bir film diyebilirim..."Lila Lila" Film cd'si odamın birköşesinde tamda filmin hikayesine uygun biçimde bir adet ahşap kutudaydı ve bi seneyi aşkın zamandır orada duruyordu.Utanarak söylüyorum ki 2009 yapımı bu filmi henüz izlemem kendi ayıbım olsa gerek.
Film Martin Suter'in aynı adlı romanından uyarlamadır. IMDB puanı 6.4 olan filmimiz Almanya yapımı ve birçok ödüle layık görülmüş.Film konusuna değinecek olursak; genç,çekingen,sıkılgan ve hissettiklerini dile getirmekte güçlük çeken ve bir görünmez olduğuna inanan garson olan David'in hikayesidir.
İzin gününde eski eşyalar satan bir tezgaha gider.Orada küçük bir masa aramaktadır.Aynı tezgahta Marie'yi görür. Marie eski kitaplar satın alan ve okumayı seven edebiyat öğrencisidir. David'e alacağı etajer'e sadece 15 dolar vermesini söyler ve etajeri beğendiğini belirtir. David Marie'ye ilk görüşte tutulmuştur. Tesadüf bu ya iş yerine döndüğünde patronu aldığı etajeri beğenmez ve kendisinin kullanmasını söyler ve o esnada içeriye Marie girer. David ona bir masa gösterir ve arkadaşlarıyla birlikte Marie şarap içerek edebiyat,yazarlar ve kitaplar hakkında konuşmaya başlarlar. Bu kitap-yazar içerikli buluşmalar haftada 2-3 kere olmaktadır.
David akşam eve döndüğünde etajerin gizli ve kilitli gözünü zorlar ve içinden eskiden yazılmış el yazısı bir roman bulur. Romanı bir solukta okur ve karar verir. Romanı bilgisayarda tekrar yazarak kendisi yazmış gibi Marie'ye verir. Marie'ye fikrinin önemli olduğunu ve göz atmasını söyler. Marie romanı okur ve o kadar etkilenir ki;adeta David'e bakış açısı değişir. Onu tanımak ve onun zamanlar geçirmek ister. Ve sevgili olurlar. Marie, David'in romanını okuduğu günün ertesi günü ona sormadan bir yayın evine romanı yollar ve romanın basılmasının istendiğini söylerler. Yayın evi görevlisi David ve Marie ile bir görüşme ayarlar, David'ı ikna etmek için konuşurlar.
Bir yandan da asıl roman yazarı olan Alfred Dusto'yu araştırmaya başlar. Hiçbir kitabı yoktur ve anlar ki; yazdığı hiç birşey yayınlamamış. Etajeri satın aldığı tezgahtara gider sorar tezgahtar ona Alfred Dusto değil ama Peter Wayerland'ın 1950'li yıllarda birlikte yaşadıkları ve tıpkı romandaki karakter gibi bir motor kazası ile öldüğünü söyler. Yani aslında Peter Wayerland olarak hikayesi yazılan kişi yazarın kendisidir. Bu arada David önünü alamadığı bir şöhrete kapılmıştır. Kitabına okuma geceleri yapılıyordur ve sahip olmadığı halde kitabı satış rekorları kırıyordur. Marie ile kitap fuarları,imza günlerine katılıyorlardır.
Herşey yolunda giderken tam da bu esnada bir imza gününde Alfred Dusto, David'den imza ister. Ve David ağzı açık kalır. Adam bir görünür bir kaybolur. Gözlerine inanamaz. Artık kitabın asıl yazarı karşısındadır. Ve resmen ondan faydalanmaya çalışıyordur. Onun sahip olduğu herşeyi paylaşmaya çalışıyor ve sürekli tehdit ediyordur.
En son Jack(Alfred) tarafından müdahale edilen hayatı allak bullak bir hal alır ve David bu nedenle Marie ile ayrılır.Ona çok aşıktır ve geri dönmesi için çaresizce ne yapması gerektiğini düşünüyordur.Ve birden herşeyi anlamaya başlar Alfred Dusto olduğunu iddia eden adamın o olmadığını ve sahtekar olup ondan para sızdırdığını,asıl yazarın gerçekten öldüğünü ve herşeyin ne kadar anlamsız olduğunu...Jack, David'in peşinden bağırırken balkondan düşer ve ölür. Bu David ilham verir ve David, ilk gerçek romanını yazar ve Marie'ye ithaf eder.
Film konusu itibariyle gerçekten özgün bir uyarlama olmuş. Bu filmi izlerken aklıma 2012 yapımı olan ve aynı biçimde bir yazar karakterin hikayesini konu alan The Words (Çalıntı Hayat) filmi aklıma geldi. Belki senaryo çalıntı değildir ama Lila Lila filminden esinlenmişlerdir,kim bilir? Ben beğendim ve tavsiye ederim.