7 Mart 2013 Perşembe

Internationaler Frauentag

Bu yazı muhtemelen bir gün öncesinden yazılmış olacak...Bilindiği üzere 8 Mart; Dünya Kadınlar Günü. Ve bir kadın olarak feminen tarafımın beni dürtmesiyle yazıyorum bu satırları.
"8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi,arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi.İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı."(Vikipedia)

Yukarıdaki paragrafta geçen olaydan yaklaşık 50 yılı aşkın bir süre sonra Birleşmiş Milletler'in de onayı ile bugün Internationaler Frauentag ( International Woman's Day= Dünya Kadınlar Günü) olarak   kutlanmaya başlamıştır. Bu gün resmi kabulünden 20 seneyi aşkın süre sonunda ülkemizde kabul görüp kutlanmaya başlamış fakat bana sorarsanız pekte ehemmiyeti yok...Çünkü yapılan zulüm,eziyet vs. adı her neyse değişen bir şey yok...

Günler hatta yılar geçiyor. Evet toplumumuzda bazı haklar kadınlara veriliyor. (Seçme ve Seçilme Hakkı, Kamu da eşit şekilde çalışma hakkı...) Fakat verilen haklar eşitçe kullanılıyor mu orası bence muallakta...Bugün doğuda bir köyde görevli olarak giden bir kadın öğretmen ile erkek öğretmene yapılan muamele eminim çok farklıdır. Kadınlar yıllar yılı süren olaylar çerçevesinde ülkemizde hep 2. planda ve perde arkasındadır. Tam da klişe bir cümlede denildiği gibi :"Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır."
Yazdığm yazı belki ağırdır belki kimine göre yersizdir bilemiyorum fakat varolan gerçekler penceresinden gazetede yayımlanan 3. sayfa haberleri ve sabah kuşağı programlarına bir gün bakarsanız yurdumun gerçekleriyle yüzleşir ve o kadar da haksız olmadığımı anlarsınız.


Yukarıdaki fotoğraf Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın himayesindeki Kült Derneği'nin desteği verilen proje kapsamında 8 ünlü kadının,şiddet gören kadınları canlandırmasıyla Mehmet Turgut objektifinden bizlere yansıyanlar.Fotoğraf çalışmasının adı gerçekten beni çok etkiledi "O SEN OLABİLİRDİN!".  Evet o hepimiz olabiliriz. Kadın olmanın dünyanın büyük bir suçu olarak görülüp şiddet,taciz ve birçok işkence,zulüm hattat cinayete maruz kalmaya kadar boyutu varan durumları var...Göz ardı edilen bilinmeyen daha neler vardır acaba??? Töre cinayetleri, yakın akrabaları tarafından taciz edilen kızlar, çocuk yaştaki gelinler, okutulmayan ve gelecek neslin aynı biçimde maruz kalmasına neden olan bilinçsiz fidanlar... 

Bu kadar da kötümser olunmamalı değil mi? Geçen sene itibariyle uygulamaya sokulan bir durumdan bahsetmek istiyorum. Bana göre fazlasıyla kötücül bir uygulama "kelepçe" uygulaması.Şiddet gören veya görmeye teşebbüs edilen kadının kelepçeyle yardım beklemesi...Çağımız güyya teknoloji çağı ve biz okuyan,düşünen ve genç nüfusu yüksek bir toplumuz. Bu kadar iyi meziyetlere sahipken biz bu gerici uygulama da neyin nesi o zaman? Klişe laflardan yola çıkacağım belki ama lafta kalmamalı bence ve hayata geçirilmeli "HER KADIN BİR ÇİÇEKTİR."Ve lütfen birey olarak ta sahip olunan kadının değerini bilmeli.
Her şeyden önce atalarımızdan dediği gibi "Cennet anaların ayakları altındadır." Hiç değilse bunu baz alarak kadının toplum içinde olması gereken yere gelmesini ümit ediyorum. Ve satırlarımı kadınlar günümüzü kutlayarak Rahmetli Aysel Gürel'in bestesiyle bitiriyorum...