2 Mart 2013 Cumartesi

YENİ BİR IŞIK : BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ



Khaled Hosseini'nin okuduğum 2. romanı."Uçurtma Avcısı" adlı romanından sonra "Bin Muhteşem Güneş" daha romantik,duygusal ve dram yönü kuvvetli bir roman olmuş.Hatta realist yaklaşıma daha uygun.Romanı okurken adeta yaşıyor gibi hissediyorsunuz.Betimlemeleri oldukça gözünüzde canlandırıyor ve adeta yaşıyorsunuz.

Roman adını Pers Şairi Saib-i Tebrizi'nin aynı adlı şiirinden alıyor.Şiirin özgün dili Farsça fakat çevirisinden iki mısra romanda geçiyor,o satırlar şöyle :
"Bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi."



Özetle bahsetmek  ne kadar doğru olur bilmiyorum,dilim döndüğünce bahsetmem gerekirse...Afganistan'ın Herat,Kabil kentlerinde ve Pakistan'da geçiyor hikaye. Afganistan'ın savaş yılları,bombalamaları,Mücahit'ler ve ardından Taliban'ın yönetime  el koyması ardından Birleşmiş Milletlerin barışı getirmesi ve artık yaşanılır bir ülke haline gelen Afganistan'da geçen iki kadının hikayesinden bahsediliyor. Ana karakterlerimizden biri olan Meryem; Herat'ta Celil ve Nana'nın Harami (gayr-i meşru) çocuğu olarak dünyaya geliyor. Babası olan Celil'in 3 eşi ve birçok çocuğu olduğu halde Meryem'i ayrı seviyor. Meryem'de ona bağlı hatta birgün Nana'yı bırakıp Celil'in evine kaçıp gidecek kadar seviyor. Evine geri döndüğünden annesinin bu acıya, yalnızlığa dayanamayarak kendini astığını görüyor ve Celil Meryem'i yanına almak zorunda kalıyor. Üvey anneleri Meryem'i evde istemiyor ve çocuk denecek yaşta 15'inde kendisinden çok daha yaşlı bir ayakkabı dükkanı olan Kabil'li Raşit ile evlendiriyorlar. Ve Meryem,çocuk yaşta çocukluğunu yaşayamadan gelin olup kadın olmanın sorumluluğunu üstleniyor.Meryem'in bir türlü çocuğu olmuyor ve Raşit'in şiddeti ve eziyetlerine katlanıyor.

Diğer ana karakter olan Leyla ise tam tersi öğretmen bir baba ile sosyal hayatı güçlü bir annenin sarı,sırma saçlı tek kızı.Şiirlerin okunduğu,şakaların yapıldığı,muhabbetlerin ve aşkın olduğu bir evde büyüyor. Ve çocukluğundan beri hatta çocukluk aşkı denilecek Tarık!ı seviyor. Tek bacağı olmayan ve topal olan Tarık'ta Leyla'ya aynı duyguları besliyor. Savaş yılları başladığı esnada Tarık ve ailesi Pakistan'a kaçmak için kenti terk etmeye karar verdiğinde Leyla'nın evine gidiyor ve birlikte oluyorlar.Ona evlenme teklifi ediyor ve onunla gelmesini istiyor.Fakat iki abisini savaşa kurban veren Leyla, acısı dinmeyen annesi ve babasını bırakıp gelemeyeceğini anlatıyor. Belki de hayatının en önemli kararını alıyor farkında olmadan.

Savaş artık daha çetin bir hal alıyor ve bir bomba Leyla'nın ailesinin evine düşüyor. Tam da binbir mutlulukla evden ayrılıp Pakistan'a tek aşkı olan Tarık'ın peşinden ailesi ile birlikte göçmeye karar verdiklerinde...Olmuyor  ve annesi ile babasını  o bomba Leyla'dan koparıyor. Bunun üzerine Raşit ve Meryem çifti Leyla'ya sahip çıkıyorlar.Onunla ilgilenip iyi etmeye çalışıyorlar. Fakat Raşit'in niyetinin başka olduğunu karısı Meryem anlıyor. Ve sinirlenmeye başlıyor. Leyla ise Tarık'tan hamile olduğunu anlayınca, ve bir adamın eve gelip Tarık'ın ölüm haberini eve getirmesiyle artık başka çare bulamıyor ve Raşit ile evleniyor. 

İki farklı kültürden gelen kadının birden bire kaderin binbir türlü oyunuyla tabir-i caizse kader ortağı olmasının hikayesi. Ve iki kadının,erkek şiddetiyle başa çıkmasının savaşı...Ve masum bir insanın artık canına tak edip nasıl katil olabileceğinin hikayesi...

Kendinizi karakterlerle özdeşleştirip, yer yer gözlerinizi dolduracak kadar kuvvetli kalemiyle gözler önüne seriyor bir kez daha Khalid Hosseini...Ve bir an düşünüyorsunuz halinize şükrediyorsunuz ülkemizde böyle işkencelere tabii tutulmadığımız ve böyle ağır imtihanlardan geçmediğimiz için...

Hayatınızın kıymetini anlayıp, farklı hayatların farklı pencerelerinden bakabilmeyi öğrenmek için kesinlikle okunması gereken bir şah eser....